KÖYÜMÜZÜN VİDEOYLA TANIŞMASINA DAİR
KÖYÜMÜZÜN VİDEOYLA TANIŞMASINA DAİR
TRT de ayda yılda bir çıkan oda birkaç filmin devamlı tekrarlanmasından oluşan türk filmi zamanlarıydı.yerli filmler(türk filmi)revaçtaydı.
köyümüzün video denilen o aygıtla tanışması, köyümüzün almancılarının yaz tatilini geçirmek için köye geldiği zamanlarda olmuştu.benim tanışmam ise köyün çocuklarıyla standart oyun ve toplanma mekanımız olan kahve ve civarında oynarken Erdal isimli arkadaşımızın heyecanlı bir şekilde "koşun lan koşun kahveye kahveye video koymuşlar!!"deyip aynı anda bütün çocukların Hafız dayının kahveye hücum etmesiyle olmuştu.Erdal demişken muhtemelen video hakkında önceden bir bilgisi vardı çünkü bu arkadaşımız tutkulu bir film ve teknoloji aşığıydı.o günlerde yaptığı teneke başlı ahşap saplı kızılderili baltasını hele birde bu baltanın ağaca saplanmasını hayranlıkla izlememiz hiç gözümün önünden gitmez.günümüzdede bu teknoloji ve film tutkusu çağımızın özellikleriyle paralel olarak devam etmektedir.
Neyse biz konumuza geri dönelim.o zamanlarda kahveye girmemiz olanaksızdı.(diş çektirmek ve traş olmak dışında)zaten içerisi yetişkinlerle video denen aygıt sayesinde tıklım tıklım doluydu.bizde bütün çocuklar tv yi yandan gören cama yapışıyorduk.bu yapışmalar bazen yer kapma yüzünden kavgayada sebebiyet verebiliyordu.camın önüne doğal olarak en büyükler oluyordu.bizde yarım yamalak birsürü kafanın arasından filmi izleyebiliyorduk.ogün videoda izlediğim ilk film; uzun saçlarını kırmızı bir bezle sabitlemiş güçlü bol kaslı bir adamın elindeki müthiş silahla kötüleri öldürmesiydi.(sonradan bu filmin Rambo filminin ilki olduğunu öğrendim)film bittikten sonra elimizde tahtadan silahlarla oynayışımız hala gözlerimin önünden gitmez.
o yıl Hafız dayı kahveyi kapattı.ama video denen aygıt,bir sonraki yıl komşumuz Şükrü abinin yeni açtığı kahvede ortaya çıktı.biz yine tv yi gören en iyi açıdan gören camda yine yer kapma kavgaları.ama bu sefer kurallar biraz daha esnekti.Yanında büyük bir yakını olan soğuk bir gazozla videoyu içeriden izleyebiliyordu.o yıllarda İbrahim Tatlıses,Emrah,Küçük Ceylan filmleri trt de yayınlanmadığı için en çok bunların filmi izleniyordu.o filmlerde kocaman insanların hüngür hüngür ağlayışlarını hiç unutamam.
Bir keresindede içerde film izleme şerefine Mehmet amcamın torpiliyle ben nail oldum bana aldığı kolayla bir Emrah filmi izledim.filmden hiç hoşlanmadım dram filmlerinden hiç hoşlanmazdım zaten bana ekşını bol silahlı filmler olacaktı.ama sorun film değil kahvenin içinde kolayla birlikte videoyu izleyip fors(hava) atmaktı.Bu video olayı o yaz köyümüzün bir numaralı gündemi olmuştu,yada ben öyle zannediyordum.
Film olurda hele bide yerli film(türk filmi)olursa kadınları durdurmak mümkünmü.....
Bu işe ilk el atan kahveci Şükrü abinin eşi Yadigar abla oldu.Yadigar abla demişken ;eğer bizim köyde az buçuk kadın hakları varsa bu kesinlikle Yadigar(Yatiker) abla sayesindedir.
Yadigar abla kafaya koymuştu bu video dan kadınlarda yerli film izleyebilmeliydi.Mekan olarak o gün bizim ev seçilmişti.mahallemizin kadınları eve doluştu.Şükrü abi videoyu hazırladı play düğmesini bastı ve gitti.film İbrahim Tatlıses'le Perihan Savaş'ın oynadığı bir fimdi..Odada ki tek erkek o zamanlarda dokuz on yaşlarda olan bendim.film ilerledikçe kötü adamlraa söylenmeler ve ağlayışlar hızlanmıştı.Filmin ortalarına doğru iboyla perihanın öpüşeceği tuttu.bu durum bu durum anında ayıplandı Yadigar abla ani bir refleksle videonun pause düğmesine bastı ve tv yi de kapattı.bu sahnenin geçmesini bekledi trt de böyle durumla karşılaştıklarında tv yi kapatıp sahnenin geçmesini bekliyorlardı çünkü.birkaç kez videoyu ve tv yi açıp kapattılar ama sahne kaldığı yerden devam ediyordu.bu video değişik inatçı bir aygıttı.Çareyi beni odadan çıkarıp sokakta oynamamı tembihlemekte buldular.bu durum gücüme gitti tabiki soluğu doğruca kahvede babamın yanında aldım.babam aldığı soğuk bir zafer gazozuyla beni teselli etti.videoyu unutum zafer gazozunun keyfini çıkardım.
Ümit ACAR BURDUR 2013
TRT de ayda yılda bir çıkan oda birkaç filmin devamlı tekrarlanmasından oluşan türk filmi zamanlarıydı.yerli filmler(türk filmi)revaçtaydı.
köyümüzün video denilen o aygıtla tanışması, köyümüzün almancılarının yaz tatilini geçirmek için köye geldiği zamanlarda olmuştu.benim tanışmam ise köyün çocuklarıyla standart oyun ve toplanma mekanımız olan kahve ve civarında oynarken Erdal isimli arkadaşımızın heyecanlı bir şekilde "koşun lan koşun kahveye kahveye video koymuşlar!!"deyip aynı anda bütün çocukların Hafız dayının kahveye hücum etmesiyle olmuştu.Erdal demişken muhtemelen video hakkında önceden bir bilgisi vardı çünkü bu arkadaşımız tutkulu bir film ve teknoloji aşığıydı.o günlerde yaptığı teneke başlı ahşap saplı kızılderili baltasını hele birde bu baltanın ağaca saplanmasını hayranlıkla izlememiz hiç gözümün önünden gitmez.günümüzdede bu teknoloji ve film tutkusu çağımızın özellikleriyle paralel olarak devam etmektedir.
Neyse biz konumuza geri dönelim.o zamanlarda kahveye girmemiz olanaksızdı.(diş çektirmek ve traş olmak dışında)zaten içerisi yetişkinlerle video denen aygıt sayesinde tıklım tıklım doluydu.bizde bütün çocuklar tv yi yandan gören cama yapışıyorduk.bu yapışmalar bazen yer kapma yüzünden kavgayada sebebiyet verebiliyordu.camın önüne doğal olarak en büyükler oluyordu.bizde yarım yamalak birsürü kafanın arasından filmi izleyebiliyorduk.ogün videoda izlediğim ilk film; uzun saçlarını kırmızı bir bezle sabitlemiş güçlü bol kaslı bir adamın elindeki müthiş silahla kötüleri öldürmesiydi.(sonradan bu filmin Rambo filminin ilki olduğunu öğrendim)film bittikten sonra elimizde tahtadan silahlarla oynayışımız hala gözlerimin önünden gitmez.
o yıl Hafız dayı kahveyi kapattı.ama video denen aygıt,bir sonraki yıl komşumuz Şükrü abinin yeni açtığı kahvede ortaya çıktı.biz yine tv yi gören en iyi açıdan gören camda yine yer kapma kavgaları.ama bu sefer kurallar biraz daha esnekti.Yanında büyük bir yakını olan soğuk bir gazozla videoyu içeriden izleyebiliyordu.o yıllarda İbrahim Tatlıses,Emrah,Küçük Ceylan filmleri trt de yayınlanmadığı için en çok bunların filmi izleniyordu.o filmlerde kocaman insanların hüngür hüngür ağlayışlarını hiç unutamam.
Bir keresindede içerde film izleme şerefine Mehmet amcamın torpiliyle ben nail oldum bana aldığı kolayla bir Emrah filmi izledim.filmden hiç hoşlanmadım dram filmlerinden hiç hoşlanmazdım zaten bana ekşını bol silahlı filmler olacaktı.ama sorun film değil kahvenin içinde kolayla birlikte videoyu izleyip fors(hava) atmaktı.Bu video olayı o yaz köyümüzün bir numaralı gündemi olmuştu,yada ben öyle zannediyordum.
Film olurda hele bide yerli film(türk filmi)olursa kadınları durdurmak mümkünmü.....
Bu işe ilk el atan kahveci Şükrü abinin eşi Yadigar abla oldu.Yadigar abla demişken ;eğer bizim köyde az buçuk kadın hakları varsa bu kesinlikle Yadigar(Yatiker) abla sayesindedir.
Yadigar abla kafaya koymuştu bu video dan kadınlarda yerli film izleyebilmeliydi.Mekan olarak o gün bizim ev seçilmişti.mahallemizin kadınları eve doluştu.Şükrü abi videoyu hazırladı play düğmesini bastı ve gitti.film İbrahim Tatlıses'le Perihan Savaş'ın oynadığı bir fimdi..Odada ki tek erkek o zamanlarda dokuz on yaşlarda olan bendim.film ilerledikçe kötü adamlraa söylenmeler ve ağlayışlar hızlanmıştı.Filmin ortalarına doğru iboyla perihanın öpüşeceği tuttu.bu durum bu durum anında ayıplandı Yadigar abla ani bir refleksle videonun pause düğmesine bastı ve tv yi de kapattı.bu sahnenin geçmesini bekledi trt de böyle durumla karşılaştıklarında tv yi kapatıp sahnenin geçmesini bekliyorlardı çünkü.birkaç kez videoyu ve tv yi açıp kapattılar ama sahne kaldığı yerden devam ediyordu.bu video değişik inatçı bir aygıttı.Çareyi beni odadan çıkarıp sokakta oynamamı tembihlemekte buldular.bu durum gücüme gitti tabiki soluğu doğruca kahvede babamın yanında aldım.babam aldığı soğuk bir zafer gazozuyla beni teselli etti.videoyu unutum zafer gazozunun keyfini çıkardım.
Ümit ACAR BURDUR 2013
Yorumlar
Yorum Gönder